Birol Biçer: DÜNYADAN PORTRELER/ HABERLER

DÜNYADAN PORTRELER/ HABERLER
Giriş Tarihi: 13.2.2024 14:32 Son Güncelleme: 13.2.2024 14:33

HOLLANDA
JORAM VAN KLAVEREN
"MÜSLÜMAN KARŞITLIĞININ ÖZÜNDE BATI'NIN AHLAKİ ÇÖKÜŞÜ VAR"

Joram Von Klaveren Hollanda'da aşırı sağcı bir politikacıydı ve ırkçı lider Geert Wilders'e de çok yakındı. Milletvekilliği yaptığı dönemde de İslam ve yabancı karşıtı görüşleriyle tanınıyordu. Klaveren bugün 44 yaşında, İslam'a kürsülerden hakaret ettiği günleri çoktan aşmış hatta o artık bir
Müslüman. Bugün çok farklı düşünüyor. İşte son dönemlerde verdiği söyleşilerden bazı notlar: "11 Eylül saldırıları sonrası İslam karşıtı hislerim yoğunlaştı ve kendimi 'yalan' olduğunu düşündüğüm İslam'la savaşmaya adadım. (…) Bugünlerde en büyük sorun medya. Medya, Müslümanları kötü yansıtıyor çünkü olumsuz haberler daha çok satıyor. Terörist saldırılar gibi olumsuz haberlerin sürekli tekrar ettiğini görüyoruz. Bu tekrar, zaten önyargılı olan birçok insanın zihnini şekillendiriyor. (…) Batı'da İnsanlar 'Din, bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor, peri masalı gibi' diyorlar. Bu yüzden Avrupa'daki Müslüman karşıtlığının özünde Batı'nın ahlaki çöküşü ve laikleşme olduğunu düşünüyorum. Avrupalılar kimliklerini Müslüman olmamakla açıklıyor. Holywood filmlerinde onları terörist olarak yansıtıyor."

İTALYA
FRANCESCA ALBANESE
"BATILI ÜLKELER İSRAİL'İN SUÇ ORTAĞI"

Francesca Albanese yıllardır işgal altındaki Filistin toprakları üzerine çalışan bir BM insan hakları raportörü. Düşündüğünü ve somut gerçekliği çarpıp bükmeden söylüyor ve Batı'nın bu konudaki suç ortaklığını vurguluyor: "Sorun yalnızca işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen savaş suçlarını, insanlığa karşı suçları durdurmaya yönelik eylem eksikliği değil. Sorun aslında Batılı devletlerin İsrail'e vermiş olduğu neredeyse tam ve koşulsuz destektir; İsrail işgal altında tuttuğu halka karşı çok şiddetli bir savaş yürütüyor. Ve bu yasa dışı! Bugün insan hakları camiasında çoğumuz Batılı ülkelerin suç ortağı olduğunu söylüyoruz. Batılı ülkeler ise İsrail ve ABD'nin kararlarından tamamen memnunlar. (…) İsrail, 1967'den bu yana sömürge
olarak tanımlanabilecek bir girişime öncülük ediyor. Birbiri ardına sömürgelerin kurulmasına hizmet eden bir askeri işgal yürütüyor. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar. Diplomatik önlemler almayı veya ekonomik yaptırımlar uygulamayı hiç düşünmedik mesela. İsrail söz konusu olduğunda bunların hiçbiri olamaz."

BİRLEŞİK KRALLIK
ROGER WATERS
"BİZ BURADA KONUŞURKEN ONLAR GAZZE'DE SOYKIRIM YAPIYOR"

İsrail'in Filistinlilere uyguladığı zulme Batılı devletlerin desteğini en çok eleştiren Batılıların başında eski Pink Floyd üyesi Roger Waters geliyor. Batılı devletlerin, sanatçıların ve müzisyenlerin Siyonist lobiye boyun eğmesini hiç ciddiye almayan Waters her fırsatta insanlık dışı uygulamalarını ve ikiyüzlülüklerini İsrail'in ve yardakçısı Batı'nın yüzüne vuruyor. Waters'ın bu meyanda TRT World'e verdiği röportajdaki açıklamaları hayli ibretlikti: "Orada neler olup bittiğini görmek hayal bile edemeyeceğim kadar tüyler ürperticiydi. Nasıl olur da Batılı ülkeler hâlâ İsraillileri mağdur olarak göstermeye çalışabiliyorlar? İsrail'in saldırıları hayal gücünün de ötesinde. Gazze'de yaşayan insanlar haftalardır, gece gündüz F-16'lar tarafından bombalanıyor. İnsan bunun nasıl bir şey olduğunu dahi hayal edemiyor. Dünya'nın en güçlü imparatorluğu (ABD) tarafından alkışlanıyor olması inanılamayacak kadar iğrenç. İsraillilerin Gazze'de yaptıkları o kadar tarif edilemez ki aldığım her nefeste tüm bedenimin buna isyan ettiğini hissediyorum. Ama biz burada konuşurken onlar Gazze'de soykırım yapıyor."

ALMANYA

VATANDAŞLIK İÇİN İSRAİL ŞARTI

Avrupa ülkelerinin Siyonistlere ve İsrail'e nasıl gebe kaldığının başlıca örneğini Almanya teşkil ediyor. Ülkenin Saksonya-Anhalt eyaletinin vatandaşlık almak isteyenlere getirdiği bir şart tam pes dedirtecek türden. Saksonya-Anhalt eyaletinde vatandaşlık almak isteyenler bundan böyle "İsrail'in varlığını kabul etmek" gibi bir ön koşulla karşı karşıya. Bu kararı açıklayan eyaletin içişleri bakanlığının yayınladığı genelge ise daha da hayret verici; bu genelgede "İsrail'in var olma hakkının Almanya'nın varlık nedeni" olduğu belirtiliyor. Aynı genelge şu tuhaf ifadeleri de içeriyor: "Alman vatandaşlığına geçmek İsrail'in var olma hakkının kabulünü gerektirir. Bu nedenle başvuru sahiplerinin vatandaşlığa kabulden hemen önce İsrail'in var olma hakkını tanıdıklarını ve İsrail devletinin varlığına aykırı her türlü çabayı kınadıklarını yazılı olarak teyit etmeleri gereklidir." Bu durumda eyalette
İsrail'in varlığına dair her türlü faaliyeti reddettiklerini yazılı olarak beyan etmeyenlerin başvuruları geçersiz kabul edilecek. Hey gidi Almanya, nereden nereye…

FRANSA
İSRAİL SÖZ KONUSU OLUNCA CADI AVI SERBEST

Ilan Pappe İsrailli bir tarihçi. En büyük özelliği ise İsrail'in işlediği insanlık suçlarını belgelemesi ve dünyaya ifşa etmesi… Siyonist rejime muhalif olan Pappe'nin en meşhur kitaplarından biri Filistin'de Etnik Temizlik. Pappe'nin bu kitabının Avrupa satışları 7 Ekim'de başlayan İsrail-Filistin hadisesinden sonra büyük bir yükseliş göstermeye başlamıştı. Ancak İsrail'e yönelik her tür eleştiriyi önlemek gibi bir misyon üstlenmiş görünen Batılı entelektüel mahfiller İsrail'in geçmişte yaptıklarını ortaya seren bu kitaba dahi tahammül edemediler. Fransız Fayard Yayınları Siyonist İsrail devletinin uyguladığı soykırımı belgeleyen en önemli çalışmalardan biri olan bu kitabı satıştan kaldırdığını açıklayarak ifade özgürlüğünü ve bilimsel çalışmaları ayaklar altına alan bir uygulamaya imza atmakta bir beis görmedi. İsrail'in Filistin'deki kolonizasyonuna ilişkin en önemli eserlerinden biri olan Filistin'de Etnik Temizlik kitabı 2008'den bu yana Parisli yayıncı tarafından yayınlanıyordu ancak Pappe'nin çalışmaları artık kitapçılar tarafından sipariş edilemiyor; kitaba dair tüm siparişler iptal ediliyor.

KÜRESEL
BENCİL BATININ KARŞISINDA SES YÜKSELTEN YENİ BİR KUTUP: KÜRESEL GÜNEYİN YÜKSELİŞİ

ABD önderliğindeki Batı bloğunun dünya üzerinde kurduğu tahakkümden memnun olmayanlar giderek çoğalıyor ve seslerini daha gür çıkarmaya başlıyorlar. Özellikle Batılı güçlerin İsrail'in Filistinlilere reva gördüğü insanlık dışı saldırılara ve vahşete kayıtsız şartsız destek vermelerinden sonra Batı'ya kafa tutan kutup iyice görünür olmaya başladı. Tek kutuplu dünyaya başkaldıran, en azından itiraz getiren bu yeni kutbun adına Küresel Güney de deniliyor. Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya gibi etki alanı daha geniş ülkelerin yanında Orta Doğu, Kuzey Afrika, Asya, Güney Amerika ve Afrika'dan pek çok ülkeyi tanımlayan bir jeopolitik terim Küresel Güney. Bu ülkeler arasında tam bir ittifak, fikir birliği ya da menfaat ortaklığı yok ancak böyle bir kutbun yükselişini sağlayan başlıca etken aslında ABD ve Avrupa'nın başını çektiği Batı bloğunun artık giderek ilkesizleşen, keyfileşen, tutarsızlaşan, sömürgecilikten ve bencillikten vazgeçmeyen yaklaşımları. Kısacası Küresel Güney, bir zamanlar Üçüncü Dünya olarak anılan, küreselleşme dalgası ve Batı hâkimiyetinin mağduru olan ve Batılı güçlerden herhangi birinin uydusu konuma girmek istemeyen ülkelerin yükselen sesini tanımlıyor.

ABD
GENÇLERİN DÖRTTE BİRİ YURT DIŞINA KAÇMAYI HAYAL EDİYOR


Latin Amerika'dan, Afrika'dan, Orta Doğu'dan ve Asya'dan milyonlarca insan daha iyi bir hayat hayaliyle ABD ve Avrupa'ya kaçarken meğer ABD'li gençlerin yüzde 25'i de ABD'den başka ülkelere göçmeyi hayal ediyormuş. Bu habere belki inanmayacaksınız ama kaynağımız CBS ve Preply adlı bir site. Online dil öğrenme sitesi Preply tarafından yapılan bir anketin sonuçlarına göre Amerikalı gençlerin, bir başka deyişle Z kuşağının dörtte biri başka bir ülkeye göçmeyi arzuluyor. Ancak bu durumun seyahat sevdasından ileri geldiği sanılmasın. Zira yine aynı siteye göre bu gençlerin başlıca motivasyonunu daha güvenli ve daha iyi sosyal imkânlar sunan bir ülkede yaşamak oluşturuyor. Haber televizyonu CBS ise bu gençlerin yurt dışına kaçma arzularında rol oynayan diğer faktörleri şöyle özetliyor: Amerikan gençleri yurt dışında yeni kültür deneyimleri, daha fazla iş imkanı ve daha düşük maliyetli hayat şartlar arzuluyor. Bunların yüzde 60'ını ABD dışında yaşamayı arzulattıran başlıca nedeni ülkede silahlı şiddetin yoğunluğu oluşturuyor. Yüzde 17,7'si ise ABD'de siyasetin kötü gidişinden dolayı huzursuz.

BİZE ULAŞIN