DÜNYADAN PORTRELER/ HABERLER
ABD
HOOD AİLESİ
MİSYONLARI YILANLARIN PR'INI YAPMAK
Baba Kevin, anne Rachel ve oğulları Kyler ve London'dan oluşan Hood ailesinin yılan aşkı 2012'de başlamış. Bu tarihte oğullarının doğum günü partisinde yapılan yılanlı bir şakanın davetlileri eğlendirmek yerine dehşete düşürdüğünü gören Hood'lar bu canlıları yakından tanımak istemişler ve eve bir yılan almışlar. Zamanla bu hayvanı sevmişler ve sayılarını artırarak evde bir yılan sürüsü oluşturmuşlar. Sonra da insanlara sevdirme sevdasına tutulmuşlar. 2017 yılında doğaya daha yakın olmak amacıyla Louisiana, Springfield'daki bataklıklara taşınmışlar. Ailece açtıkları sosyal medya hesaplarında "Louisiana Yılan Kimliği" adıyla yılanları olumlu tanıtan paylaşımlar yapmaya başlamışlar, yılan resimleri yayınlamışlar. Okullarda, kütüphanelerde, doğum günlerinde, insanlara yılanlarla yakınlaşabilecekleri sunumlar yapmaya başlamışlar. Hep beraber misyon edindikleri bu gayeyi şöyle açıklıyorlar: "Bilgi güçtür. Kendimizi yılan efsanesi yıkıcıları olarak görüyoruz. İnsanların yılanlar hakkında gerçeği görmelerine yardımcı oluyoruz. İnsanlar onlarla temas edip etkileşim kurunca korkularını atıyorlar.
NORVEÇ
NORVEÇ KRALİYET AİLESİ
SKANDALLARIN ODAĞINDA BİR HANEDAN
Norveç bir kraliyet ailesi tarafından temsil ediliyor ancak bu temsil özellikle son yıllarda asalet, zarafet ve seçkinlikten ziyade birbirini takip eden skandallarla damgalanmış görünüyor. Geçen yaz sonunda Veliaht Prenses Mette-Marit'in oğlu kız arkadaşına saldırdığı şüphesiyle tutuklandı. Ardından aynı günlerde Kral Harald V ve Kraliçe Sonja'nın en büyük kızı Prenses Märtha Louise'in, şaman olduğunu ilan eden ve şarlatanlıkla suçlanan Amerikalı Durek Verrett ile tartışmalı evliliğiyle şok oldular. Çift, ticari kazanç elde etmek için kraliyet unvanını kullandıkları suçlamalarına maruz kaldı. Ancak en kötüsü henüz gelmemişti. Ailenin 27 yaşındaki mensubu Borg Hoiby, Kasım ayında gözaltına alındı ve tutuklandı: İki kadına saldırıyla suçlandı ve bunlardan biri polis tarafından cep telefonunda bulunan bir videoyla belgelendi. Hakkında ayrıca bir de cinsel saldırı iddiası ortaya atıldı. Hoiby'nin itirafları kokain ve alkol kullandığını ortaya çıkardı. Norveç kraliyet uzmanları aileyi sarsan bu hadiseler için "ülkenin bağımsızlığından bu yana yaşadığı en büyük kriz" diyorlar.
İSVİÇRE
SCHWÖRER AİLESİ
25 YILDIR OKYANUSLARDA YAŞIYORLAR
Dario ve Sabine Schwörer çifti 25 yıl önce bir tekne alıp dünya denizlerine açıldı. Ekolojist çiftin amacı gezegenin en ücra köşelerinden su örnekleri toplamak ve toplantılar düzenleyerek çevre koruma konusunda farkındalık yaratmaktı. Okyanuslardaki yolculukları hiç bitmedi, 25 yıldır sürüyor. Bu süre zarfında aileleri birer birer genişledi ve 6 çocukları oldu ama onlar okyanusu terk etmedi. Şili'den Avustralya'ya kadar hepsi başlarını dünyanın farklı bir köşesine çevirdiler. Aile 25 yıldır bir mürettebat gibi 20 metrekarelik yelkenli teknelerinde, günün 24 saati birlikte yaşıyor ve çalışıyor. Başlıca ilkeleri ise düzen ve disiplin. Anne ve baba kadar çocuklar da geminin güvenliği için önemli sorumluluklar üstleniyorlar. Schwörer ailesinin 6 çocuğunun hepsi okyanusta teknede büyüdüğü için doğuştan denizci olmuşlar ve Arktik daire de dâhil dünyanın dört bir köşesini görmüşler. Hayatın birçok yönünü küçük teknelerinde görüyorlar ve tam donanımlı bir ekip gibi her biri sorumluluk alıyor, nöbet tutuyor ve gemileriyle beraber ve hayatlarını da yüzdürüyorlar.
GANA
ORMANIN ORTASINDA GİZLİ BİR SUÇ ŞEHRİ BULUNDU
İki ay önce 15 Nisan günü şafak vakti, Ganalı orman yöneticileri, ordunun desteğiyle ülkenin batısında geniş çaplı bir tahliye ve söküm operasyonu gerçekleştirdi. Africanews, birkaç gün sonra yayınlanan bir video haberinde, Subri ormanından "10 binden fazla kaçak işgalcinin" tahliye edildiğini bildirdi. Bir zamanlar Gana'nın ekolojik mücevheri olan bu ormanda yasadışı madencilik yapıldığı ve bu nedenle ciddi çevresel tahribat yapıldığı bildiriliyordu. Ancak kısa süre sonra işin boyutunun bunları çok aştığı anlaşıldı. Başlangıçta çevresel bir tehdit olarak başlayan şey gerçek bir güvenlik krizine dönüştü. İşgalciler yasadışı madencilik faaliyetlerinin yanı sıra bu engin ormanın ortasında "fuhuş, kara para aklama ve insan ticareti" gibi faaliyetlerde bulunmak üzere binlerce nüfuslu bir şehir kurmuşlardı. Şehrin Budo isimli ağır silahlara sahip bir çetenin kontrolünde olduğu ortaya çıktı. Bölgedeki insanlar şimdi şunu soruyor: Binlerce insan nasıl olup da yıllarca fark edilmeden burada bir şehir kurup, suç faaliyetlerinde bulundu?
ALMANYA
ALMANYA'DA PARALEL YAPI KURMAK İSTEYEN ÖRGÜT: "ALMANYA KRALLIĞI"
Daha birkaç yıl önce Almanya'da darbe yapmak isteyen bir örgüt ortaya çıkarılmıştı. 13 Mayıs Salı günü ise Alman güvenlik birimleri aşırı sağ çevrelerle yakın ilişkisi olan komplocu bir örgütü daha çökertti. Königreich Deutschland (Almanya Krallığı) adlı örgütün kurucularının, Alman federal devletinin ve kurumlarının meşruiyetini tanımadığı, yasalara aykırı olarak paralel bir yapı kurmaya çalıştığı, Federal Almanya Cumhuriyeti'nden ayrılmak için komplolar tasarladığı açıklandı. Kendini "Almanya Kralı" ilan eden örgüt lideri Peter Fitzek'in ifadeleriyle Königreich Deutschland'ın tebaası olmak isteyenler, aynı isimli Alman komplo derneğinin kurguladığı "hayali devlete" katılmak için 349 Avro ödemek zorunda kalacaklardı. Derneğin internet sitesine göre bu, "sistemden çıkışın ilk adımı" olacaktı. Almanya İçişleri Bakanlığı operasyon biter bitmez "Almanya Krallığı" örgütünün dağıtıldığını duyurdu. 6 bin mensubu bulunduğu düşünülen örgütün kurucuları şimdi Alman demokrasisini tehlikeye atmakla ve "ceza hukukuna aykırı" faaliyetlerde bulunmakla yargılanıyor.
JAPONYA
SABİT TELEFON KULLANMAKTAN UTANAN VE KORKAN GENÇ ÇALIŞANLAR
Günlük Asahi Shimbun gazetesinin haberi şöyle: Japon şirketlerinde internetin yaygınlaştığı dönemde doğan (Z Kuşağı demek isteniyor) genç çalışanlarda sabit hatlı telefonları kullanmaktan utanma ve korkma gözleniyormuş. Üstelik bu hafife alınmaması gereken bir sorun zira son dönemlerin istifa gerekçeleri arasına da girmiş. Verilere göre, bir zamanlar günlük hayatın vazgeçilmezi olan sabit telefon özellikle gençler tarafından artık eskide kalmış bir şey olarak görülüyor ve yadırganıyormuş. Hatta bazıları okullarını bitirip işe başladıklarında "hayatlarında ilk kez" sabit telefon sahibi oluyormuş. Ama olay bu kadarla kalmıyormuş; giderek daha fazla sayıda Japon şirketi, sabit hatlı telefon kullanmaktan "utandıklarını" hatta "korktuklarını" söyleyen genç çalışanlarla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyormuş. İşletmelere telefonla eğitim veren Dofine adlı şirkete göre, giderek daha fazla sayıda şirket, genç çalışanların sabit telefonlara gelen çağrılara cevap veremedikleri için işten ayrıldığını açıklıyormuş. Buna eski teknoloji fobisi de denilebilir.
ABD
GÖÇMEN VE MÜLTECİ KARŞITLIĞI IRKA VE RENGE GÖRE DEĞİŞEBİLİYOR
Trump'ın başa geçişiyle ABD'de göçmen ve mülteci karşıtlığı ciddi boyutlara vardı ve kaçak göçmenler devlet eliyle dışarı atılmaya başladı. Ancak ülkede birkaç hafta önce gerçekleşen resmi mahiyetli bir mülteci ve göçmen kabul töreni Trump'ın mülteci düşmanlığının renk ve ırka ayarlı olduğunu gösterdi. Güney Afrika'nın başkenti Johannesburg'dan yola çıkan yaklaşık elli kişilik bir topluluk 12 Mayıs'ta Washington'a ulaştı. Afrikaaner denilen sömürgeci Avrupalıların torunları olan Güney Afrikalı beyaz azınlığa mensup olan bu grup ülkelerinde ayrımcılık ve baskıya maruz kaldıklarını ileri sürüyorlardı. Trump'ın dönüşünden bu yana Amerikan yönetimi mülteci kabulünü de büyük ölçüde dondurmuştu ama bu defa belli ki durum farklıydı. Amerikan basını, Güney Afrikalılara rekor sürede "mülteci" statüsü verildiğini açıkladı. 49 beyaz Güney Afrikalı, 12 Mayıs Pazartesi günü ABD başkenti yakınlarındaki Washington Dulles Uluslararası Havaalanı'nda resmi bir heyet tarafından karşılandı ve "mülteci" statüsüyle Amerika Birleşik Devletleri'ne kabul edilen ilk kişiler oldu.