MODERN TIBBIN ÇELİŞKİLERİ, BOZUK GIDALAR VE PANDEMİ SONRASI GÜVEN KRİZİ

Said Ercan 06 Mayıs 2025, Salı

Modern tıp, son iki yüzyılda insan sağlığı üzerinde bazı ilerlemeler kaydetmiş olsa da, eleştiriye açık pek çok çelişki barındırıyor. Sağlık teknolojilerinin gelişimiyle birlikte birçok hastalığa deva bulundu, ortalama insan ömrü uzadı ve ölümcül enfeksiyonlarla mücadelede gelişmeler kaydedildi. Ancak modern tıp sadece sağlık alanındaki gelişmelerle değil, aynı zamanda içinde barındırdığı çelişkiler, kapitalist sağlık sistemleriyle iç içe geçmiş yapısı, ilaç sektörünün tekelleşmesi ve giderek artan ilaç bağımlılığı gibi konularla da gündeme geliyor.


Özellikle pandemi süreci, modern tıbbın zayıf noktalarını daha görünür hâle getirdi. Pandemi sürecinde yapılan çelişkili açıklamalar, ilaç ve aşı endüstrisinin şeffaflık konusundaki eksiklikleri ve insanların sağlığı üzerinde çıkar çatışmalarının ön planda olması, halkın modern tıbba olan güvenini daha da sarstı. Aynı zamanda, işlenmiş ve bozuk gıdaların sağlığımıza olan zararlarının yeterince vurgulanmaması ve büyük gıda şirketlerinin sağlıksız ürünlerini modern tıbbın eleştirmemesi, bu güven krizini daha da derinleştirdi. Şöyle düşünün, şeker ve çikolata üreticisi Nestle aynı zamanda şeker hastalığı için de ilaç üreten bir şirkete dönüştü.

Modern tıbbın serüveni 150 yıllık bir hikâye iken, geleneksel tıp binlerce yıllık bir birikimin sonucudur. Modern tıp, algı ile kendini merkeze koyarak binlerce yıllık geleneksel tıbbı "alternatif tıp" olarak isimlendirerek ikincil şifa konumuna itti.


Güveni sarsan nedenler
Modern tıbbın en büyük çelişkilerinden biri, ilaç endüstrisi ile olan yakın ilişkisidir. Büyük ilaç şirketleri yeni ilaçlar geliştirirken ve piyasaya sürerken büyük kırlar elde eder. Ancak bu süreçte hastaların sağlığından çok, ekonomik kazançların ön planda olduğu eleştirileri sıkça gündeme gelir.
Örneğin, birçok kronik hastalığa yönelik ilaçlar piyasaya sürülür, ancak bu hastalıkların kökten çözümü yerine yalnızca semptomları baskılayan ilaçlar sunulur. İlaç sektöründeki promosyonlar ya da doktorları etkilemek için ilaç şirketlerinin verdiği hediyeler hep tartışılır.

Ayrıca, bazı ilaçların yan etkileri konusunda yeterli şeffaflık sağlanmadığı da biliniyor. Büyük ilaç firmalarının klinik deneyleri maniple ettiği, olumsuz sonuçları gizlediği ve doktorları etkilemek için agresif pazarlama teknikleri kullandığı yönünde birçok skandal ortaya çıktı. Bu durum, modern tıbbın bilimselliğine gölge düşürüyor ve halkın güvenini sarsıyor.
Geleneksel ve fonksiyonel tıp yöntemleri, birçok kültürde binlerce yıldır uygulanıyor. Ancak modern tıp, çoğu zaman bu yöntemleri reddediyor veya küçümsüyor. Hâlbuki birçok bitkisel tedavi yöntemi, günümüzde kullanılan bazı ilaçların temelini oluşturuyor. Alternatif tıbbın tamamen dışlanması, halkın modern tıbba olan güvenini azaltan unsurlardan bir başkası… Geleneksel şifa yöntemlerine Türkiye'de "kocakarı ilaçları" denilmesi de bu algının bir parçasını teşkil ediyor.
Modern tıp, çoğunlukla hastalıkları tedavi etmeye odaklanırken, hastalıkları önleyici tedbirler konusunda yetersiz kalıyor. Sağlıklı beslenme, egzersiz, stres yönetimi gibi faktörler yeterince vurgulamıyor, bunun yerine hastalık oluştuktan sonra ilaçlarla tedaviye yöneliyor. Önleyici sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesi, insanların sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmesini de zorlaştırıyor.


Gıda endüstrisinin olumsuz etkisi
Gıda endüstrisi, insan sağlığı üzerinde modern tıptan bile daha büyük bir etkiye sahip. Ancak modern tıp, büyük gıda şirketlerinin ürettiği sağlıksız ürünler konusunda yeterince eleştirel bir tutum sergilemiyor.

Fastfood, şekerli asitli boyalı içecekler, kanserojen paketler, yapay katkı maddeleri içeren ürünler ve GDO'lu gıdalar, günümüz toplumunda oldukça yaygın. Gerçek Anadolu buğdayı karabuğday ve Siyez buğdayı da bozuldu. Bu tür gıdaların uzun vadede obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve kanser
gibi birçok kronik hastalığa yol açtığı bilimsel olarak kanıtlandı. Ancak bu konuda ciddi yaptırımlar getirilmiyor ve halk yeterince bilinçlendirilmiyor.

Büyük gıda şirketleri, bilim insanlarına ve sağlık kuruluşlarına sponsorluk yaparak, kendi ürünlerinin zararlarını gizlemeye çalışıyorlar. Örneğin, şeker endüstrisi yıllardır doymuş yağları kötüleyerek, şekerin zararlarını göz ardı eden araştırmaları fonluyor. Modern tıbbın bu tür çıkar ilişkileri karşısında sessiz kalması, güven krizini derinleştiriyor.

Modern tıp, çoğunlukla doğal beslenme ve vitamin-mineral takviyelerini küçümsüyor, bunun yerine farmasötik çözümleri ön planda tutuyor. Ancak bağışıklık sistemini güçlendiren doğal gıdalar ve bitkisel takviyeler, sağlığı korumada oldukça etkili. Doğal yöntemlerin yeterince desteklenmemesi,
modern tıbbın tarafsızlığına olan güveni sarsıyor.
Pandemi dönemindeki tıbbi tutarsızlıklar
COVID-19 pandemisi, modern tıbba duyulan güveni önemli ölçüde sarsan bir süreç oldu. Pandemi sürecinde yapılan yanlışlar, günde 16 hap ve kullanılmak üzere verilen yanlış ilaçlar, çelişkili açıklamalar ve çıkar çatışmaları, birçok insanın sağlık otoritelerine olan güvenini kaybetmesine yol açtı.

Pandemi sürecinde, sağlık otoriteleri ve hükümetler sık sık çelişkili açıklamalarda bulundu. Örneğin, maskelerin önce gereksiz olduğu ileri sürülürken sonra zorunlu hâle gelmesi, aşıların önce "kesin çözüm" olarak sunulması ancak sonrasında ek dozların (hatırlatıcı aşı) gerekliliğinin ortaya çıkması
gibi konular halkın güvenini zedeledi. Bilgi kirliliği, insanların sağlık alanındaki resmi açıklamalara şüpheyle yaklaşmasına neden oldu. Televizyon doktorları, çocuk doktorları bile pandemi konusunda otorite olarak sunuldu. MRNA aşıları dünyada ilk kez kullanılmasına rağmen, yan etkileri tam olarak tespit edilemeden, faz süreçleri es geçilerek hemen piyasaya sürüldü.

Aşılar, ilaç şirketlerinin milyarlarca dolar kâr etmesi ve bazı aşıların yan etkilerinin yeterince açıklanmaması, sağlık otoritelerinin sorgulanmasına sebep oldu. Ortaya çıkan çelişkiler sonucu aşı karşıtlığı arttı, halk arasında "bize gerçeği söylemiyorlar" algısı güçlendi.

Pandemi sonrası dönemde, insanlar artık tıp otoritelerinin ve sağlık sistemlerinin her dediğine şüpheyle yaklaşmaya başladı. Sağlık politikalarının gerçekten halk sağlığı için mi, yoksa büyük şirketlerin çıkarları doğrultusunda mı şekillendiği tartışmaları giderek daha fazla gündeme gelir oldu.


Bu güvensizlik sonucu insanlar geleneksel şifa yöntemlerine geri döndüler. Doğanın Şifa Gücü kitabımda gıdada oynanan oyunlar ve modern tıp eliyle
yapılan yanlışları daha yakından anlattım. Gençler baharatları bile bilmiyor, Türkiye'de kişi başı ortalama sağlık harcaması 14 bin TL üzerine çıkmış durumda ve bu yönetilebilir değil. Hastanelerde randevu bulunamaz hale gelmesi de cabası. İnsanların asgari sağlık bilgilerini edinmesi temel sağlık derslerinin okullarda ders olarak okutulması gerekiyor. Bu anlamda devlet hastanelerinde GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp, Fonksiyonel Tıp) merkezlerinin açılmasını umut verici bir gelişme olarak kaydetmek gerekiyor.

Benzer Haberler

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.