OYUNUN MADDE YA DA ALKOL BAĞIMLILIĞINDAN FARKI YOK

Orhan Toker 16 Nisan 2025, Çarşamba

Bilgisayar oyunları başlangıçta çocuklar için keyifli bir aktivite gibi görülürken zamanla bu durum bir bağımlılık haline geldi. Burada nasıl olup da oyunların bir bağımlılığa dönüştüğüne yoğunlaşmalıyız. Öncelikle bilgisayar oyunlarının tasarımlarına bakmamız gerekiyor. Bilgisayar oyunlarındaki ana
hedef, oyuncunun ekran başında çok fazla vakit geçirmesidir çünkü oyuncu ekran başında ne kadar çok zaman geçirirse oyun sahibi o kadar çok para kazanır. Bu nedenle bilgisayar oyunlarının gerek grafik tasarımı gerek müziği gerekse oyunun hikâye tasarımı bu amaca yönelik olur.

Bağımlılık yapan oyun tasarımları
Bu tasarım aşamasının arkasında ise sadece oyun tasarımcıları görev almıyor; tarihçiler, sosyologlar, psikologlar, müzisyenler ve sahne tasarımcısı gibi birçok uzman çalışıyor. Bunların yanı sıra oyuncuları oyunda tutmaya yönelik farklı mekanizmalar bulunuyor. Örneğin, Brawl Stars'ta kupa kazanma mekanizması vardır. Burada çocuklar kupa sıralamasında üst sıralarda yer almak için oyunu tekrar tekrar oynarlar. Çocuklarla konuştuğumda "Hocam, kupa kazanma hedefimiz var. O yüzden aynı şeyi tekrar tekrar oynuyoruz" diyorlar. Hepsinin bir hedefi var, bu hedef onları oyun oynamaya itiyor. Kimisi "Ben 100 kupa kazandığım zaman bırakacağım", kimisi "Ben 200 kupa kazanınca bırakacağım" diyor ve hepsinin ağzında "Kupa kazanma olmasa oynamayız" cümlesini duyuyorum.

Oyunlarda bir diğer ilgi çekici özellik oyunlara ara sıra eklenen yeni karakterler. Özellikle çocukların oyundan sıkılmaması için çaba sarf ediliyor. Oyuncular her oyuna girdiklerinde ödül verilen oyunlar var. Oyuna girilmediği zaman, örneğin Brawl Stars'ta, kupa sıralamasında oyuncu derece kaybediyor ve bir nevi cezalandırılıyor. Bazı oyunlarda ise günlük görevler karşılığında hediyeler veriliyor. Tabii ki karşılığında günlük olarak yapmanız gereken görevler de bulunuyor. Peki, bu ne demek oluyor? "Bu turu geçersen eğer, şunu alabilirsin" diyor oyun. Görevlerdeki hedef oyuncunun ekran başında fazla vakit geçirmesini sağlamak…

Bağımlılığı tek başına oyun tasarımlarına bağlayamayız. Oyun tasarımları bu işi kolaylaştırıyor ve riskli hale getiriyor ama bağımlılığın arkasında aslında duygusal acılar yatıyor. Bu durum yetişkinlerde de küçüklerde de değişmiyor. Duygusal olarak bir acınız varsa bunu unutmak için başka bir şeyle uğraşırsınız. İnsanın beyni bu şekilde o duyguları bastırmaya çalışır. Yetişkinler oyun dışında alkol, sigara, madde gibi davranışsal bağımlılıklara kapılabiliyorken küçüklerde de bu durum kendini oyun bağımlılığı olarak gösteriyor. Dolayısıyla oyun da davranışsal bir bağımlılıktır. Bunun madde ya da alkol bağımlılığından hiçbir farkı yoktur. Beyinde bıraktığı etki aynıdır.

Kaygı çağında çocuk
Geçen gün çocukluk arkadaşımla o yıllarda hiçbir tasamızın olmadığından ve kendimizi çok güvende hissettiğimizden söz ettik. Ekmek elden, su gölden derler ya, ailemiz bize güvenli bir ortam sunmuştu. Okula gidiyorduk, orada zorbalık görmüyorduk. Hem okulda hem de mahallede arkadaşlıklarımız iyiydi. Şimdiki çocuklara bakıyorsun; sınav kaygısı, annebabaların diğer çocuklarla kıyaslaması, gönderdikleri okul pahalı ise sürekli okulun pahalılığından bahsedilmesi ya da kendisinden başarı beklentisi var. Dünyada olup bitenleri, savaşları, doğal afetleri, ekolojik kaygıları ya da salgınları çocuklara çok fazla yansıtıyoruz. Bu kadarla da kalmıyoruz. Çocuklarımızı okula kaygılı olarak gönderiyoruz. Koluna akıllı saat takıyoruz,
cebine telefon koyuyoruz. Doğal olarak çocuk "Annem babam bu kadar dikkat ediyorsa benim de kaygılanmam gerekiyor" diye düşünüyor. Çocuklar bu ortamda kendini güvende hissetmiyor. Bu sorunlar bilgisayar tasarımları ile birleşince kusursuz bir bağımlılık ortamı ortaya çıkıyor.

Bu duruma karşı alınabilecek önlemlerin en önemlisi hiç kuşkusuz anne babaların evde aile zamanları yaratması. Ailelerin çocuklarla bağlarının çok
zayıfladığını görmemiz gerekiyor. Anne-babalar çocuklarını iyi bir okula göndererek, iyi kıyafetler giydirerek ebeveynlik vazifelerini yerine getirmiş kabul ediyor. Aslında tam tersi… Çocuğa maddi büyük imkanlar sunmasanız, sadece ailecek iyi vakit geçirseniz çocuk kendini daha mutlu ve güvende hisseder.

Çocukların aile büyükleriyle vakit geçirmesi hem zihinsel gelişimlerine hem de geçmiş kuşakların birikimlerinin yeni kuşaklara aktarılmasına ve
güvende hissedilmesine fayda sağlayacaktır. Telefonlardan biraz uzaklaşmak, sabahları evden herkes farklı bir saatte çıkıyorsa bile ortak bir vakitte uyanarak birlikte kahvaltı edebilmek, mümkünse anne ya da babanın işe giderken çocuğu servisle değil de kendisinin bırakması, akşam yemeklerinin beraber yenilmesi, sık sık büyükleri ziyaret etme gibi aile aktivitelerinin terk edilmemesi gerekiyor.

Oyunlarda kumar bağımlılığına giden yol
Mobil oyun ve sosyal medya platformlarında aslında masum gibi gözüken ancak çocukları kumar, pornografi, şiddet ve kötü alışkanlıklara alıştıran birçok unsur var. Bunlar çocuklar ve ergenler için önemli bir tehlike arz ediyor. Örneğin bazı futbol oyunlarında çocuklar, içinden istediği futbolcunun çıkması umuduyla oyuncu kartları satın alıyor. Ayrıca bu kartlar gümüş kart, altın kart, platin kart gibi kategorilere ayrılıyor. Çocuk platin kart paketi aldığında içinden daha iyi bir futbolcunun çıkma ihtimali daha yüksek. Ama çocuk her paket aldığında o paketlerin içinden bir türlü istediği futbolcu çıkmıyor. Çocuk aslında paketi her satın aldığında şans oyunu oynamış oluyor. Bu oyunların içinde bir de ganimet sandıkları satılıyor. Bunların içerisinden şans eseri bir şeyler çıkıyor. Bazen bu sandıklar hediye de edilebiliyor. Tabii yine burada da şansınıza ne çıkarsa. Buradaki şans faktörü bir heyecan yaratıyor ve çocuğu şans oyunlarına alıştırmış oluyor.

Çocukları artık çevrimizi bahis siteleri de tehdit ediyor. Buralarda çocukluklara kolay yoldan para kazanma tohumları ekildiği için zihinlerinde bahis, kolay yoldan para kazanma yolu olarak görünüyor. Bu nedenle de yaşlarını büyüterek ya da ebeveynlerinin adıyla bahis sitelerinde hesap açıyorlar.
Çocukların sıklıkla ziyaret ettiği sitelerde de bu tehlikeler mevcut. Örneğin çocuklar anime izlemek istiyor ve bu içeriklerin bulunduğu web sitesine girdiği an bu yasa dışı bahis hesaplarının reklamlarıyla karşılaşıyor. Bu reklamlarda da ilk kez kayıt olduğunda 250 lira hesabına para yatıracağız deniliyor. Çocuk da "Ben annemden babamdan istenmeden 250 liraya bahis oynayıp, deneyebilirim" diyor ve ilk oynadığında da kazanıyor, sonrasında da kaybetmeye başlıyor.

Bobo Doll deneyi
Ben gençken maç sonuçlarının tahmin edildiği spor toto vardı. Bir kere onu oynadım diye çalıştığım yerdeki büyüklerim beni azarlamıştı. Şimdi maalesef ki büyüklerde böyle bir sahip çıkma yok. Hep diyorum çocuklar eğer aile ile bol bol zaman geçirirse aile çocuğunun ne yaptığını, hangi oyunu oynadığını bilir. Çocuğunuzdan ne kadar uzak olursanız onları anlayamaz hale gelirsiniz ve çocuğunuzu çok kötü alışkanlıklara saplanmış halde bulabilirsiniz.
Oyunlardaki şiddet unsurları çocukların gerçek dünyada da şiddet davranışlarına yönelmesine etki ediyor. Ancak bugün bilgisayar oyunu oynayan ya da gençliğinde oyun oynamayı seven kişiler kendini oyun uzmanı ilan ediyor ve "Bilgisayarındaki şiddet gerçek hayata yansımaz, orada kalır hatta kişinin kafasındaki öfkeyi bastırabilmesine yardımcı olur" diyorlar. Bu insanların psikolojiden hiç haberi yok.

Aileye zaman ayırmak Sosyal medyada geçen gün bir içeriğe denk geldim. Birisi YouTube programı için alnına enayi dövmesi yazdırma karşılığında 50 bin lira kazandı. Gençler TikTok'ta akşamları para karşılığında canlı yayın yaparak vücutlarını sergiliyor. Bir çocuk bunları gördüğü zaman hayatta hiçbir değeri kalmaz. İnsanın öz saygısının olmadığı bir toplum, yarın öbür gün çocuklara para için her şeyi yapabileceklerini düşündürür. Çocukların bunları görmesi ahlaki gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor.


Ekran bağımlılığı karşısında çocukları korumak için öncelikle biz yetişkinlerin ekran karşısında geçirdiği zamanı azaltması gerekiyor çünkü yetişkinler olarak ekran karşısında harcadığımız vakti ne kadar azaltırsak o kadar vaktimiz kalır ve bu vakti çocuklarımıza ayırırız. Ekranlar kasti olarak
vaktimizi çalıyorlar ve bu çaldıkları vaktin çocuklarımızla ilgilenmemiz gereken vakit olduğunu da biliyorlar. Biz yetişkinler bunun bilincinde
olarak telefonu, tableti, bilgisayarı özellikle akşamları kullanmazsak eğer otomatik olarak aile zamanı başlar. Elimizde telefon yok, televizyonu da açmadık. Bu durumda ne yapacağız? Mecburen ailemize sohbet etmeye başlayacağız. Bu çok kolay bir şey ve bunun bir kere tadını alsak devam ettireceğiz.
1961 yılında Albert Bandura, "Bobo Doll" isimli bir deney gerçekleştirmiş. Bu deneyde, iki farklı grup var. İlk grupta bir odaya şişme bir hacı yatmaz
koyuyorlar. Karşısında da bir çocuk var ve ilk grubun karşısına bir yetişkin geliyor. Bu kişi Bobo Doll denilen şişme bebek. Çocuklara övgülü, güzel sözler söylüyor ve dışarıya çıkıyor. Daha sonra odaya ikinci grup bir çocuk geliyor. İkinci grupta da odaya yine Bobo bebek giriyor. Bu kez hakaret ediyor, tokat atıyor, çekiçle kafasına vuruyor, tekme atıyor ve dışarıya çıkıyor. Sonra bu çocukları bir araya getiriyorlar. Kötü davranışları gören çocuklar, iyi davranışları gören çocuklara zorbalık ve şiddet uygulanmaya başlıyorlar. Bu deney çocukların şiddetle ilişkisinin nasıl geliştiğini
çok iyi anlatır. Bir insan, bilgisayar oyununda da olsa şiddet gördüğü ve kötülük yapmayı öğrendiği zaman bunu gerçek hayatına eninde sonunda yansıtır.

Bizim çocukluğumuzda elektrik kesintileri olurdu. Elektrik kesildiği zaman televizyon izleyemediğimiz için ilk başta üzülürdük ama sonra ailece
sohbet etmeye başlardık ve o gece çok mutlu uyurduk. Ebeveynler ortak bir karar alıp her akşam internet kesilmiş gibi davranabilirler. Akşam dokuzdan sonra modemi kapanacak şekilde ayarlayabilirler. Evdeki herkes dokuzdan sonra internet olmadığı gerçeğini kabullenmiş olursa aile
içerisinde sohbet başlayacaktır. Ama maalesef şu anda anne babalar da internetin cazibesine karşı koyamıyorlar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.