TV'nin yeni şekli: Online platform muamması

Mesut Bostan 21 Aralık 2018, Cuma
“Televizyonun yeni şekli” online platformlar size kişiselleştirilmiş bir deneyim vadeder. Ancak belki de sunduğu kişiselleştirilmiş bir denetimdir.

Marshall McLuhan televizyonun bütün insanlığı ateş başında bir araya gelmiş bir kabileye dönüştüreceğini düşünüyordu. Tekniğin insanlığı bir cemaat hissiyatında buluşturacağına dair bu heyecanlı kehanetin duygusal arka planında onun Katolik olması var. Bu ayrı bir mesele… Ancak dinî ya da değil televizyonun küresel bir hissiyat yaratacağı kehaneti henüz tam olarak gerçekleşmedi. Aksine televizyon modası geçtiği düşünülen ulus hissiyatını güçlendirdi. Bugüne kadar büyük oranda ulusal bağlama kayıtlı kaldı. Hatta şu da söylenebilir: ulus hissiyatı ancak televizyon ile tekâmülünü tamamladı. Ulusal anlatıların inşasını edebiyata hasretmek ve "ulus"u edebiyat üzerinden düşünmek yaygın bir akademik alışkanlık... Oysa ulusal edebiyatların yarattığı ulus tahayyülü çoğu zaman sadece okur-yazar seçkinlerin zihniyetiyle sınırlıdır. Televizyon ise bir bütün olarak ulusun tek bir tahayyülü paylaşmasını mümkün kılmıştır. Türkiye'de tek kanallı dönemde televizyon izlemek topluma dâhil olmanın şartı gibiydi mesela. Şimdi kanallar çoğulluğu içerisinde bile kriz anlarında toplumsal hissiyatla ilişki kurmanın yolu hâlâ televizyondan geçiyor. İnternet, özelde Twitter ve Facebook gibi platformlar daha hızlı bir bilgilenme imkânı sunsa da televizyon toplumsal hissiyatın oluşumunda başat aktör.

Öte yandan televizyon büyük ölçüde ulusal bir mecra özelliği gösterirken bugün televizyon içerikleri ulusal sınırları kolaylıkla aşabiliyor. Yabancı diziler Türkiye'de giderek daha çok izleniyor. Genel olarak dizi izleme pratiği ise televizyondan ayrışıyor. Televizyon canlı içeriğe has bir mecra hâline geliyor. Ancak yabancı diziler ne kadar çok izlense de yabancı televizyon kanallarını takip etmek nadir bir durum. Canlı yayına giderek daha çok yaslanan televizyon yayıncılığı için ülkeler arası saat dilimlerinin farklılığı önemli bir engel teşkil ediyor. NBA maçlarını izlemek ya da Oscar törenlerini takip etmek gibi bazı özel durumlar hariç Amerikan televizyonlarını izlemek sıra dışı bir olgu.

Küresel çapta haber değeri taşıyan olayları takip etmek için haber kanallarını izlemeyi ise bir parantez içinde değerlendirmek mümkün. ABD'nin Irak'ı işgalini ya da 11 Eylül saldırıları gibi olayları Amerikan televizyonlarından canlı takip ettiğimiz günler geride kaldı. Küresel düzeyde haber alma ihtiyacı ortadan kalktı sanki. Belki savaşlara ve diğer toplumsal travmalara alıştık. Belki de giderek kendi ulusal gündemlerimize kapandık. Velhasıl televizyon küresel bir atraksiyon yaratmaktan bugün daha uzak...

Hâl böyleyken Netflix gibi nevzuhur teknolojiler McLuhan'ın kehanetini yeniden gündeme getiriyor. İlginç olan şu ki Youtube gibi Netflix'i de çok da yadırgamadan kabul ediyor ve ortaya çıkışlarından kısa bir zaman sonra sanki hep mevcutlarmış zannına kapılıyoruz. Oysa bunların hayatımıza girişi çok yeni… Öte yandan bu teknolojiler etkileşimimizin eskilere dayandığı CNN gibi geleneksel televizyon kanallarından çok daha aşina hâle geldiler bizim için. Netflix küresel bir etki yaratmada genel manasıyla televizyondan daha başarılı. İronik olan şu ki, online bir platform olan Netflix kendini küresel planda pazarlarken bunu sürekli "televizyonun yeni şekli" olduğu iddiasıyla dile getirdi. Bu noktada Netflix'in aslında bir DVD kiralama şirketinden evrilmiş olduğunu da akılda tutalım. Şirketin kökeni kurguladığı seyir tecrübesi üzerinde de büyük bir etkiye sahip. Hâl böyleyken Netflix'in televizyon olma iddiası açıklamaya muhtaç bir mahiyet arz ediyor.

Netflix online bir video içerik sağlayıcı olarak yeniden teşkilatlandığında en büyük rakibi HBO gibi kablo TV kanallarıydı. HBO da sunduğu içeriğin kalitesiyle kendini geleneksel televizyondan ayrıştıran bir pazarlama stratejisine sahiptir. Taht Oyunları (Benioff & Weiss, 2011) gibi ortalama televizyon izleyicisinin alışkın olduğu ana akım anlatılardan farklı olarak hiperrealistik özellikler taşıyan anlatılar HBO'nun alametifarikası olmuştur. Bu yüzden HBO paralı bir televizyon kanalı olarak "kaliteli televizyon"un "kalite"sine vurgu yapar. Netflix ise filmler ve dizi antolojileri gibi insanların para vererek eriştikleri içerikleri elinde tutan bir şirket olarak bu içeriği internet üzerinden yaymaya çalışırken "televizyon"u vurgular.

Ardışık izleme ve kişiselleştirilmiş deneyim

Netflix'in kendini pazarlarken ısrarla üzerinde durduğu ve bir seyir tecrübesi olarak önerdiği şey "binge watching" yani ardışık izlemedir. Dizi içeriklerini haftalık olarak değil de uç uca ekleyerek bir defada izlemek, Netflix online bir platform olarak teşekkül etmeden önce de bilinen bir olguydu. Haftalık yayımlanan dizileri tek seferde izlemek internetin dizi videolarına toplu bir şekilde erişime imkân tanımaya başlamasıyla hızla yaygınlaşmıştı. Dünya genelinde ve Türkiye'de insanları bu tarz bir seyir tecrübesiyle tanıştıran ise Lost gibi ardışık izlemeye sevk eden her bölümün ana hikâyeyi bir aşama ileri taşıdığı dizilerdi. Oysa geleneksel televizyon dizileri çoğunlukla tek başına izlendiğinde de keyif alınabilen bölümlerden oluşuyordu. Geleneksel televizyon alışkanlık yaratmak üzerine kuruluyken Netflix sürekli abone kalmayı sağlayacak şekilde ilgiyi diri tutmak üzerine kurulu bir stratejiye sahiptir. Ardışık izleme bu açıdan Netflix için büyük önem taşır. DVD kiralama geçmişinin getirdiği bilgi birikimi şirkete müşterilerin dizi antolojilerini sezon sonunda toplu olarak izlediğini öğretmiştir. Netflix böylelikle pazarlama stratejisini daha çok diziler üzerine kurar ve bunu yaparken de sunduğu seyir tecrübesini ardışık izlemeyle özdeşleştirir.

Netflix ardışık izlemeyi kolaylaştırmak içinse her bölüm sonunda yeni bölümün otomatik başlatılabilmesi özelliğini getirmiştir. Böylelikle yeni bölümü açmak için herhangi bir eylemde bulunmanız bile gerekmez. Ardışık izlemenin sağladığı diğer içeriklerden soyutlanmış seyir tecrübesi dizi bittiğinde Netflix'in sunduğu bir diğer konfor olan "tavsiyeler"le ikmal edilir. Yeni bir içerik arayışına girmenize gerek kalmadan Netflix size yeni bir dizi önerir. Netflix'in özenle vurguladığı "tavsiye algoritması" seyirciyi içerik seçme külfetinden kurtarır. "Yeni televizyon teknolojileri" geriye dönük izleme, içeriğe yayın takviminden bağımsız olarak ulaşma seçenekleri gibi televizyon içeriği üzerinde seyircinin kontrolünü artırma yönündeki imkânlarla tanımlanır. Oysa Netflix "seçme özgürlüğü"ne dayanan izleme pratiğine zıt bir alışkanlığı önerir. İşten yorgun argın eve dönmüş, yemeğini yemiş ve ekran karşısına geçmiş birinin isteyeceği en son şeylerden biridir seçme özgürlüğü. Netflix sizi bu özgürlükten kurtarır. Üye olurken sizden beğendiğiniz içerikleri seçmenizi ister. Ardından siz içerik tükettikçe algoritma size beğenileriniz uyarınca yeni içerikler önerir. Yani en azından Netflix bunu iddia eder. Tavsiyelerin gerçekten beğenilere göre mi oluşturulduğu sorusunun cevabı bir muammadır. Sonuçta kendisi de bir aşamadan sonra yapımcılık yapmaya başlayan Netflix'in belirli içerikleri öne çıkarması akla daha yakındır.

Kişiselleştirilmiş denetim

Geleneksel televizyonda olduğu gibi Netflix bir reyting sistemine tabi değildir. Netflix dizilerin izlenme oranlarını paylaşmaz. Öte yandan şirket reyting sisteminin sağladığı kısıtlı bilginin ötesinde kullanıcıları hakkında kişisel düzeyde derinlemesine bir bilgi imkânına sahiptir. Hangi programın hangi kullanıcı tarafından ne kadar süreyle izlendiğinden programdan hangi anda çıkıldığına kadar çok detaylı veriler şirketin elindedir. Bu da en basitinden yapımcılık da yapan şirkete içerik üretiminde büyük bir avantaj sağlar. Seyirci tepkilerine göre seyirci profillerine tam oturan içerikler üretme imkânına sahiptir ancak şirketin sadece bununla kalmadığını ve içeriklere verilen tepkiler yoluyla izleme alışkanlıklarının ötesinde birey ve toplumsal gruplar hakkında analizler yapabileceğini düşünmek de son derece mümkün görünüyor.

Televizyon nerdeyse her zaman komünal bir seyir tecrübesi sunmuştur. Televizyon izlerken başka insanlarla içeriği tartışma imkânına sahipsinizdir. Oysa Netflix temelde bilgisayar, tablet ve cep telefonu gibi aygıtlar yoluyla kişiselleştirilmiş bir seyir tecrübesine dayanır. Uykunuz kaçınca cep telefonundan izlediğiniz diziyi yorumlarken tek başınasınız. Netflix size kişiselleştirilmiş bir deneyim vadeder ancak belki de sunduğu kişiselleştirilmiş bir denetimdir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.