Şaşkın Kerteriz - Mart 2017

Şaşkın Kerteriz - Mart 2017
Giriş Tarihi: 28.2.2017 12:08 Son Güncelleme: 15.5.2017 16:20
SAYI:33Mart 2017
Gazetecileri kim işten kovuyor?

Gazetecileri kim işten kovuyor?

Uzun yıllar boyunca merkez medyanın en köklü ve kendi geleneğine en çok riayet ettiğini düşünen gazetelerinden birinde editörlük yaptım. Yazı işlerinin en civcivli yerlerinde çalıştım. Haber akışının nabzını tutmayı öğrendim. Yine de gazetecilerin gazetecilikten çok daha başka işlerde uzmanlaştığını gördü bu gözler. Hiçbir zaman solcu olmasa da, kendine elverişli bir solculuk üreten gazeteciler, kurulan ilk sendikayı kendisine teklif edilen yüksek maaş sebebiyle fesih eden gazeteciler, hayatını neredeyse basın gezilerinde geçiren gazeteciler, sürekli hata yaptığı ve başarısız olduğu için işten çıkarılan ama bunu siyasi bir zemine taşımaya çalışan editörler, kıskançlığı yüzünden sürekli aynı sayfada yazdığı köşe yazarının ne yazdığını musahhihten öğrenip aynı meseleyi yazan köşe yazarları, hayatı boyunca Sakarya'dan öteye geçmeyip, Avrupa'yı karış karış gezen ve 'halk' söz konusu olduğunda iğrentisini belli etmekten imtina etmeyen yazı işleri müdürleri… Herkes kendisini siyasi bir karakter olarak görür Türkiye'de, bu yeni bir şey değildir kuşkusuz fakat gazeteciler kendilerini çok daha yüksek siyasi figürler olarak görürlerdi. Bu artık geçmişte kaldı, bence mesele biraz da bu imkânların elden gitmesidir. Yoksa 'yüksek gazeteci idealleri' falan olmadı hiçbir zaman mesele.

Robert Frost

Biz ülkenin olmadan önce ülke bizimdi Yüzyılı aşkın bir süredir bizim ülkemizdi Biz onun milleti değildik daha. Bizimdi toprak Massachusetts'de, Virginia'da, Ama biz İngiltere'nindik, hâlâ sömürge ahalisi, Elimizdeki toprak bizi ele geçirmemişti.

Bir söz bir ukde

İslamcılık, tarihi boyunca hem bir muhalefet hem de uyum hareketidir.

İsmail Kara

Tinariwen'i nasıl bilirsiniz?

Son yıllarda dinlemek için hangi albümü alsam koca bir hayal kırıklığı karşılıyor beni. Sanatçılar ya eski albümlerinde kalmış şarkıları yeniden yorumluyorlar ya da başka şarkıcıların 50'nci yılı albümlerinde falan şarkı söylüyorlar. Farklı bir ses, değişik bir tınıya hasret kaldık. Bir ara Karadeniz müziğine bel bağlamıştık; o da öyle bir hale geldi ki "sevdaluk" diye şarkı yapmayanı dövüyorlar. İşte Tinariwen böyle günlerde imdadımıza yetişti. Etnik müziği severim sevmesine de, çok geniş bir alan olduğundan her sanatçıya, gruba yetişemem öyle kolay kolay. Denize olta atıp beklemek gibidir bu alanda iyi müzikler bulmak, ama emin olun bulduğunuzda olta kırdırır size. Tinariwen, Malili bir grup. Afrika müziği yapıyorlar yani. Evet, en saf anlamıyla 'blues' melodileri kullanıyorlar ama gelin biz şuna kabile müziği diyelim yani. Grubu Elwan albümüyle keşfettim. Melodilerinde çöl rüzgârı gelip geçiyor ve aklıma hemen Hayyam'ın dizelerini getiriyor o tınılar: "Bir çöl rüzgârı ömrümüz." Özellikle vokal çok etkileyici, çok orijinal. Hele albümde Hayati isimli bir şarkı var ki, son günlerde dinlediğim en güzel şarkılardan birisi oldu. Grubun künyesine çok bakamadım ama gitarist resmen döktürmüş. Çok başka türlü dokunmuşlar tellere; yalnız tellere mi, yüreklere de. Grup Türkiye'de de konserler vermiş. En kısa zamanda canlı dinlemek nasip olur inşallah. Çünkü enstrüman ve vokallerin orijinalliği grubu canlı dinlemek isteğini uyandırıyor insanda.

Mizah ne kadar tehlikelidir?

Yıllardır mizahtan çektiğimiz kadar hiçbir şeyden çekmedik. Mizahın dozu olur mu, mesela en güçlü mizah sanatı olduğu iddia edilen karikatürdeki aşırı cinsiyetçi ve din düşmanı tavırlar basın özgürlüğü içinde mi tartışılmalıdır? Sorular ve sorunlar… Biliyorsunuz Avrupa'da İslam'ın değerlerine sövmek ve bunun karikatürünü yapmak modadır. Peygamber Efendimizin sureti ile ilgili bir sürü karikatür yapılır ve verilen onca tepkiye rağmen geçiştirilir bu da. Tabii bunun Türkiye ayağı çok daha dolambaçlı. 90'larda yayınlanan mizah programlarını düşünelim… Halktan tipler nasıl da aşağılanırdı o programlarda. Mesela Türk dizi tarihinin en çok izlenen dizisi Bizimkiler'deki örnek Türk ailesi, klasik müzik dinleyen, dini bayramlarda içki servisi yapan, laik, aydınlıkçı bir ailedir. Yurdumuzun aydınlık yüzü (!) böyle çizilir. Bir de Levent Kırca'nın meşhur Olacak O Kadar programı… İşte o programın da senaristlerinden olan bir karikatüristin Sözcü gazetesinin eki olarak verilen Gırgır dergisinde bir karikatürü yayınlandı. Çizimde Hz. Musa ve onun kavminden olan kişiler espri konusu yapılarak, Yahudilerden bir iki kişi başlarına gelen felaketler yüzünden Hz. Musa'yı suçluyor ve sinkaflı küfürler ediyor. Kıyamet de buradan kopuyor zaten. Museviliğin peygamberi ve Kur'an'da adı geçen ve Müslümanların da iman ettiği Hz. Musa. Sosyal medyada Müslümanlar da, Yahudiler de konuya tepki gösterdiler ve malum gazete de bu mizah ekini kapattığını duyurdu. Buraya kadar sorun halloldu görünüyor. Yine de biz denizde kerterizini yitiren geminin sakinleri olarak aklımıza takılan soruları sormaya başlayalım. 1'inci soru: Dergi acaba zarar ettiği için kapatılmış olmasın? 2'nci soru: Mesela o karikatürlerden birinde İslam'ın değerlerine küfredici bir çizim olsa (onlarcası çizildi daha önce) bu kadar etkileyici olur muydu? 3'üncü soru: Malum yayıncı kuruluş en çok Yahudilerin tepkisinden çekindiği için mi böylesi bir mizah dergisini harcamayı göze aldı? Sorular çeşitli, cevaplar ise muhtemelen suskunlukla geçiştirilecek. Olsun, sormaya değer yine de.

Halk Müslümanlığı

Şimdi herkes 'halk Müslümanlığı'ndan bahsediyor. Peki, nedir bu halk Müslümanlığı? Şehirli ve köylü ayrımı gibi midir? Tekke-medrese farkı gibi midir halk Müslümanlığı. Muhammediye okuyan anneler halk Müslümanı mıdır mesela? Itri dinlemek buna dâhil midir? Mızraklı İlmihal okuyanlar kalmış mıdır? Elifba okumak, okutmak halk Müslümanlığının en temel işlevi midir? Çift Güllü Yasin kitaplarını mı tercih eder halk Müslümanlığı? Zihinlerde bekletilen rivayetler, torunlara ezber ettirilen şiirler halk Müslümanlığının nesine denk düşer? Kelam ve fıkıh okuyanlar halk Müslümanları mıdır? İmamlar bu sınıfa girebilirler mi, ya ilahiyatçılar? Kafamda deli sorular…

BİZE ULAŞIN